Şimdi Cumhuriyet sonrası filizlenip 40'larda bir kimlik kazanan, 50'lerde çıldırıp 60'lar ve 70'lerde yerini belirleyen bir şiirimiz var. Bunun üzerinden şairlere kısım kısım bakarak geçeceğiz.


Ölçütlerimiz belli, başlıkta bahsettik. Dikkate değer adamları konuşacağız burada, şiirmizi kuranları.

Yahya Kemal ve Ahmet Haşim belirgin ilk yıllarda, işte sonra Hececiler, Yedi Meşaleciler çıkıyor ama silinmeleri uzun sürmüyor. Onlardan da kalanlar var tabii ki. Ama Yahya Kemal, şiirimizin büyük adamından başlayalım.

Nedir Yahya Kemal, hem Batı şiirini hem Divan şiirini çok iyi incelemiştir, ve bunlardan çok klasik, çok ustaca bir şiir çıkarmıştır. Yetenek olarak çağına bakılarak emsalsiz olduğunu düşünüyorum, kurduğu yapı ustalık doludur. Bu onu - her şairin şiirinde görülmediği üzere- başarılı ve büyük bir şair de yapabilmiştir. Bir de şu yanılgının üstünden geçelim; Yahya Kemal'e buradan, bu çağdan baktığımızda ne kadar antik-eski-sade gözüküyor değil mi? Hiç deneysel sulara girmemiş gibi, kurduğu basit ve akıcı yapıda ilerlemiş gibi? Büyük yanılgıdır bu, Yahya Kemal'in kurduğu şiir başlı başına bir deneydir. Türkçeyi bu kadar akıcı hale getirmesi, böyle bir şairanelik büyük bir deneydir ve başarılı olmuştur. Fransa gezisinden geldiğinde "...ve sallandıkça o dallar, alevden portakallar" dizesini söyleyebilen bir şairden bahsediyoruz, daha ortada bu düzeyde hiç birşey yokken.

Haşim daha kapalı ve daha gizemli şiir söyleyen bir bağdat göçmenidir. Yetenek olarak Yahya Kemal kadar üst noktalarda göremiyorum onu. Sonraki kuşağı etkilemiş şiirleri bellidir; "Bir Günün Sonunda Arzu", "Parıltı", "Merdiven" gibi.

Haşim bilindiği gibi açık alanen yazılmış şiire karşıydı. Paris'e gittiğinde bir garsondan varlığını öğrendiği sembolizmi benimser. Fakat belirttimiz gibi, kapalı ve gizemli havası onu Cumhuriyetin ilk döneminde ünlü ve başarılı bir şair yapmıştır. Her daim büyük şair olarak anılacaktır, ben de katılıyorum bu görüşe. Giriştiği sembolist deney, Türk şiirine Batı'dan getirdiği gizemli-kapalı atmosfer yadsınacak şeyler değildir. Ama belirttiğimiz gibi, yetenek olarak üst düzey göremiyorum onu.

Aynı dönemde bir de Mehmet Akif gerçeği var, onu da atlamadan geçmeyelim. Bence Akif bir şairden çok bir hikaye anlatacıdır, bir manzume ustasıdır. Onu şair olarak göremiyorum bir türlü. Yeteneğinin ve zekasının modern şiirde yeri yok. Ama bahsettiğim gibi, bir milletin vicdanı ve sesi olabilmiştir, bu yüzden başarılıdır da. Fakat şair olarak kesinlikle değil.

Sonraki kuşakta 2 büyük şair öne çıkıyor; Nazım Hikmet ve Necip Fazıl. Burada duralım ve serinin sonraki yazısında konuya devam edelim.

1 Comment:

  1. Adsız said...
    Tekrardan yazmaya başlamana çok sevindim ve "birikiminin ekmeğini yemeden, sadece istediğin için bir şeyler dışavurmanın haklı onurunu duymana da" canı gönülden katıldığımı ayrıca belirteyim...


    Halil DURANAY

Post a Comment



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

Blogger Template by Blogcrowds